Medine İslam Devletinin Kurulması Kısaca Bilgi

Konusu 'Hz.Muhammedin hayatı' forumundadır ve Lasey tarafından 26 Eylül 2018 başlatılmıştır.

  1. Lasey

    Lasey Admin

    Medine İslam Devletinin Kurulması

    Peygamber Efendimiz (s.a.v), Medine'ye hicret ettiğinde orada Araplardan Evs ve Hazreç, Yahudilerden de Kaynuka, Kurayza ve Nadir kabileleri yaşamaktaydı. Hem Evs ve Hazreç arasında hem de Araplarla Yahudiler arasında rekabet ve çatışma vardı.
    Hz. Muhammed (s.a.v) Medine'ye hicret ettikten sonra şehrin huzur ve güvenliğini sağlamak için çeşitli faaliyetlerde bulundu. İlk icraat olarak Mescid-i Nebi’yi inşa etti. O günün ihtiyaçları gereği Peygamber mescidinin birçok fonksiyonu vardı. Burada ibadet, eğitim-öğretim ve istişareler yapılırdı. Askerî işler görüşülür, elçiler kabul edilirdi. Ayrıca bağışlar ve vergiler burada toplanır ve dağıtılırdı. Esirler burada tutulur ve yaralılar mescitte tedavi edilirdi. Medine’de yanlarında kalabilecek kimseleri olmayan fakir ve yoksul sahabeler için mescidin yanında suffe adı verilen bölümler yapıldı. Burada eğitim-öğretim yapılıyor, aynı zamanda burası bir nevi yurt gibi kullanılıyordu. Peygamberimiz daha sonra ensar ile muhaciri birbirlerine kardeş ilan etti. Böylece hem muhacirlerin sıkıntıları azaldı hem de din kardeşliği pekişmiş oldu. Bu kardeşlik aynı zamanda kabilecilik anlayışına son verdi ve bu yolla Resul-i Ekrem Efendimiz (s.a.v), Medine’de yeni bir toplum oluşturmak istiyordu.

    Hz. Muhammed (s.a.v), Müslümanların ve gayrimüslimlerin sayısal güçlerini ve konumlarını öğrenmek için nüfus sayımı yaptırdı. Bundan sonraki siyasi, sosyal, ekonomik ve askerî işler bu nüfus sayımı esas alınarak düzenlendi. Hz. Peygamber (s.a.v), Medine’de bulunan tüm Müslüman, Yahudi ve müşrik kabilelerin katıldığı bir sözleşme imzaladı. Bu sözleşme esas alınarak kurulan Medine Şehir Devleti, anayasası olan çok hukuklu bir yapıya sahipti. Buna göre Yahudiler iç işlerinde özerk olup Medine’nin savunması gibi konularda sözleşme esaslarına uyacaklardı. Farklı din mensupları için de din ve vicdan hürriyeti vardı. Bu sözleşme sayesinde toplumda barış, huzur ve güven ortamı sağlanmış oldu. İslam tarihinde bu sözleşmeye ”Medine Sözleşmesi” veya “Medine Vesikası” denir.