Kehf suresi, 107-110. ayetler tefsiri, açıklaması

Konusu 'Kuran-ı Kerim ayetleri' forumundadır ve saadet tarafından 18 Eylül 2018 başlatılmıştır.

  1. saadet

    saadet Moderatör Admin

    Kehf suresi, 107-110. ayetler tefsiri, açıklaması


    kuran.



    “İman edip dünya ve ahiret için yararlı işler yapanlara gelince, onlar için de konak olarak firdevs cennetleri vardır. Orada ebedî kalacaklardır. Oradan hiç ayrılmak istemezler. De ki: ‘Rabbimin sözleri için denizler mürekkep olsa ve bir o kadar mürekkep ilâve etseydik dahi rabbimin sözleri bitmeden önce mutlaka deniz tükenirdi.’ De ki: ‘Ben, yalnızca sizin gibi bir insanım. Şu var ki bana, ilahınızın, sadece bir ilah olduğu vahyolunuyor. Artık her kim Rabbine kavuşmayı bekliyorsa dünya ve ahirete yararlı iş yapsın ve Rabbine ibadette hiçbir şeyi ortak koşmasın.’” (Kehf suresi, 107-110. ayetler)


    Kehf suresi 107 ve 108. ayetlerde Allah’ın (c.c.) hoşnutluğunu kazanmaya gayret edip amellerini O’nun emirleri doğrultusunda ve rızasına uygun biçimde gerçekleştirmeye çalışanların firdevs cennetlerine yerleştirilecekleri ve orada ebedî kalacakları bildirilmektedir.
    Ayette geçen firdevs cenneti “bahçelerin en iyisi, ortası, en güzel yeri, üzüm bağı, ağaçları sık ve çeşitli olan veya etrafı çevrili olan bahçe” anlamına gelmektedir.65 Ayette belirtildiğine göre de firdevs cennetine kavuşmak iman ve salih amel ile olur. Firdevs ile ilgili olarak Resulullah (s.a.v.), bir hadisinde şöyle buyurur: “Cennette yüz derece vardır. Her derece arası, gökle yer arası kadar geniştir. Allah onları kendi uğrunda cihat edenler için hazırlamıştır. Allah’tan istediğiniz zaman O’ndan firdevsi isteyiniz. O, cennetin ortası ve en yüksek yeridir. Cennetin nehirleri oradan fışkırır. Üstünde de yüce rahmânın arşı vardır.”66 Kureyş müşrikleri Yahudilere: “Bize bir şey verin de Muhammed’e (s.a.v.) soralım.” dediler. Onlar da: “Ona ruhu sorun.” dediler ve Kureyş müşrikleri de gelip Hz. Peygamber’e ruhu sordular. Bunun üzerine “Sana ruhu sorarlar. De ki: Ruh, Rabbimin emrindendir ve size ilimden ancak çok az bir şey verilmiştir.”
    67 ayet-i kerimesi indi. Bunu duyan Yahudiler: “Nasıl olur; bize çok ilim verilmiştir. Çünkü bize Tevrat verildi. Kime Tevrat verilmişse elbette ona çok hayır verilmiştir.” dediler. İşte bunun üzerine Allah Teala: “De ki: Rabbimin sözleri için denizler mürekkep olsa ve bir o kadar mürekkep ilâve etseydik dahi Rabbimin sözleri bitmeden önce mutlaka deniz tükenirdi.”68 ayet-i kerimesini indirdi. 69 Allah’ın (c.c.) bu ayetteki sözlerinden maksat, O’nun ilim ve hikmetidir. Yüce Allah’ın ilim ve hikmeti sonsuz ve sınırsızdır; denizler ise büyüklüğüne rağmen sonlu ve sınırlıdır. Şu hâlde Yüce Allah’ın ilmini ve hikmetini yazmak için denizlerin tamamı mürekkep olarak kullanılsa, bir o kadar da ilave edilse yine de Allah Teala’nın ilmini yazmaya yeterli olmaz.70

    Kehf suresi 110. ayet Hz. Peygamber’in, salih amel işleyen ve bunun karşılığında övgü almak isteyen bir sahabiye cevaben sessiz kalması üzerine nazil olmuştur.71 Bu ayette Hz. Muhammed’in (s.a.v.) insani yönüne dikkat çekilmekle birlikte Allah’tan (c.c.) vahiy aldığı da belirtilmiştir. Ona vahyedilenlerden biri de bütün insanların ilahının bir tek ilah olduğu gerçeğidir. İslam’a göre en büyük günah, Yüce Allah’a ortak koşmaktır yani Allah (c.c.) ile birlikte başka varlıkların da ilah olduklarını kabullenmek ve onlara kulluk etmektir. Yüce Allah, Kur’an-ı Kerim’de kendisinden başka varlıkları ilah kabul etmeye şirk demiştir. Yüce Allah “Allah, kendisine ortak koşulmasını asla bağışlamaz, bunun dışındaki günahları dilediği kimseler için bağışlar. Allah’a ortak koşan
    büsbütün sapıtmıştır.”72 ayetiyle şirki kesinlikle affetmeyeceğini bildirmiştir. Allah’tan (c.c.) başkasına tapmak, başka bir varlığa tanrıymış gibi itaat etmek, korumasına sığınmak ve benzeri davranışlar İslam dinine göre şirk kabul edilir. Bunlarla birlikte gösteriş
    için Yüce Allah’a ibadet etmek de gizli şirk sayılmıştır.73


    65 bk. Heyet, Kur’an Yolu Tefsiri, C 3 s. 584-585.
    66 Buhârî, Tevhid, 2.
    67 İsrâ suresi, 85. ayet.
    68 Kehf suresi, 109. ayet.
    69 bk. Ahmed b. Hanbel, Müsned, C 1, s. 255.
    70 Heyet, Kur’an Yolu Tefsiri, C 3, s. 585.
    71 el-Vahidî, Esbâb-ı Nüzûl, s. 250.
    72 Nisâ suresi, 116. ayet.
    73 bk. Heyet, Kur’an Yolu Tefsiri, C 3, s. 585.