Hz. Muhammedin Mekkeden Medineye Hicreti Hakkında Bilgi

Konusu 'Hz.Muhammedin hayatı' forumundadır ve Lasey tarafından 19 Eylül 2018 başlatılmıştır.

  1. Lasey

    Lasey Admin

    Hz. Muhammedin Mekkeden Medineye Hicreti

    İslamiyet Mekke’de hızla yayılırken müşriklerin, Müslümanlara tavrı da gittikçe sertleşiyordu. Bu durum Müslümanlar için yeni bir yurt arayışını zorunlu hale getirmişti. Hz. Peygamber bu zorlu ve sıkıntılı zamanlarda da insanlara İslam’ı tebliğ etmekten vazgeçmiyor; Allah’ın (c.c.) yardımına sığınıyordu. Mekke’de yılın belli zamanlarında panayırlar düzenleniyordu. Arap Yarımadası’nın farklı bölgelerinden gelen kabileler panayır alanında toplanıyordu. Hz. Peygamber böyle zamanlarda Mekke’ye gelen kabilelerle tanışıyor; onları İslam’a davet ediyordu. 620 yılında Mekke’de panayırların kurulduğu bir dönemde Hz. Peygamber Medine‘den Mekke’ye gelen altı kişilik bir gruba İslam’ı anlattı. Medineliler bu çağrıyı olumlu karşılayarak Müslüman oldular. Bir sene sonra Hz. Peygamber ile görüşmek üzere Mekke’ye geleceklerine dair sözleştiler. Şehirlerine döndüklerinde kendi kabilelerine İslam’ı anlattılar

    Ertesi sene 621 yılında Medineli Müslümanlar, 12 kişilik bir grupla Mekke yakınlarındaki Akabe mevkiinde Hz. Peygamber ile tekrar bir araya geldiler. Görüşmeler esnasında Medineliler, Allah’a (c.c.) hiçbir şeyi ortak koşmayacaklarına, hırsızlık ve zina yapmayacaklarına, iftira etmeyeceklerine, çocuklarını öldürmeyeceklerine dair Hz. Peygambere söz verdiler. Bu görüşmeye ‘’I. Akabe Biatı’’ adı verilir. Bu görüşme üzerine Peygamberimiz genç sahabi Musab b. Ümeyr’i (r.a.) İslam’ı öğretmesi için Medine’ye gönderdi. I. Akabe Biatı’ndan bir yıl sonra (622 yılında) aynı yerde Medineli Müslümanlar, kalabalık bir grup olarak (75 kişi) Hz. Peygamber ile yeniden görüştüler. Medineli Müslümanlar, bu görüşmede Hz. Peygamberi canları ve malları pahasına koruyacaklarına, O’na itaat edeceklerine dair söz verdiler. Hz. Peygamberi ve Mekkeli Müslümanları Medine’ye davet ettiler. Hz. Peygamber ile Medineliler arasında yapılan bu görüşmeye de ‘’II. Akabe Biatı’’ adı verilir.

    Mekkeli Müslümanlar, 2. Akabe Biatı’ndan sonra Mekke’den Medine’ye gruplar halinde ve gizlice göçe başladılar. İslam tarihinde bu göçe hicret adı verildi. Bu hicretten sonra Mekke’de az sayıda Müslüman kaldı. Hz. Peygamber, Hz. Ali (r.a.) ve Hz. Ebu Bekir (r.a.) Mekke’de kalanlar arasındaydı. Müşrikler, Müslümanların Mekke’yi terk ettiğini görünce bir araya gelerek Hz. Peygamberi öldürme kararı aldılar. Bu amaçlarını gerçekleştirmek için kendi aralarında bir suikast planı yaptılar. Plana göre her kabileden bir kişi, Hz. Peygambere aynı anda saldıracaktı. Böylece hiçbir kabile diğerlerini bu suçtan dolayı sorumlu tutamayacak ve kan davası güdemeyecekti. 622 yılının ortalarında hicret için gerekli şartlar sağlanmıştı. Hz. Peygamber, hicret yolculuğuna çıkmadan önce Mekkelilerin kendisine bıraktığı emanetleri sahiplerine vermesi için Hz. Ali’ye (r.a.) teslim etti. Hz. Ali (r.a.), Mekkeli müşrikleri oyalamak ve Hz. Muhammed’in (s.a.v.) hicretine imkân vermek için bütün tehlikeleri göze alarak onun yatağına yattı.
    Hz. Muhammed (s.a.v.) “Biz, onların önlerine bir set, arkalarına da bir set çekip gözlerini perdeledik. Artık görmezler.” (Yâsîn suresi, 9. ayet.) ayetini okuyarak, müşriklerin arasından geçip gitti. Daha sonra gerekli önlemleri alarak yakın dostu Hz. Ebubekir’le (r.a.) gizlice evinden ayrıldı ve Medine’ye ters bir istikamette olan Sevr Mağarası’na doğru yola çıktı. Müşrikler, Hz. Peygamberi öldürmek üzere eve girdiklerinde Hz. Ali’yi (r.a.) onun yatağında yatarken bulunca onun Hz. Muhammed’e (s.a.v.) duyduğu bağlılığa şaşırdılar.

    Müşrikler, Hz. Muhammed’in (s.a.v.) evinde olmadığını anlayınca vakit kaybetmeden takibe başladılar. Hz. Peygamber ile Hz. Ebu Bekir’in (r.a.) saklandığı Sevr Mağarası’nın önüne kadar geldiler, fakat Allah’ın (c.c.) yardımı sayesinde onları göremediler. Yüce Allah, Sevr Mağarası’ndaki bu zorlu, sıkıntılı ve gergin bekleyişi Kur’an-ı Kerim’de şöyle anlatmaktadır: “… inkâr edenler onu iki kişiden biri olarak (Mekke’den) çıkardıkları zaman, ona bizzat Allah yardım etmişti. Hani onlar mağarada bulunuyorlardı. Hani o arkadaşına ‘Üzülme, çünkü Allah bizimle beraberdir.’ diyordu. Allah da onun üzerine güven duygusu ve huzur indirmiş, sizin kendilerini görmediğiniz birtakım ordularla onu desteklemiş, böylece inkâr edenlerin sözünü alçaltmıştı. Allah’ın sözü ise en
    yücedir. Allah, mutlak güç sahibidir, hüküm ve hikmet sahibidir.”
    (Tevbe suresi, 40. ayet.)

    Sevr Mağarası’nda üç gün kalan Hz. Peygamber ve yakın dostu Hz. Ebu Bekir (r.a.) bu üç günün sonunda yanlarına bir rehber alarak yola devam ettiler. Hz. Ali (r.a.) de Hz. Peygamberin bıraktığı emanetleri sahiplerine teslim ettikten sonra yola çıkmıştı. Kuba Köyü’nde Hz. Peygambere yetişti.15 622 yılının Eylül ayında Hz. Peygamber ve beraberindekiler, Medine’ye ulaştı. Medineliler, Hz. Peygamberi büyük bir sevinç ve coşkuyla karşıladı.