Amin Alayı nedir? Amin Alayı hakkında bilgi

Konusu 'Osmanlı Tarihi' forumundadır ve Lasey tarafından 19 Şubat 2018 başlatılmıştır.

  1. Lasey

    Lasey Admin

    Osmanlı'da okula başlama merasimi: Amin Alayı

    Osmanlı devleti döneminde, ilk defa ne zaman ve nasıl başladığı kesin olarak bilinmeyen, 4-5 veya 6 yaşında ‘sıbyan mektebi’ veya ‘mahalle mektebi’ olarak bilinen okula başlatılan çocuklar için tören düzenlenirdi. İlahiler okunarak ve ‘amin!’ çekilerek icra edildiği için bu törene ‘amin alayı’ denilirdi. Ancak, çocuk mektepte ilk derse Besmele ile başlatıldığı için ‘besmeleye başlama’ anlamına ‘Bed-i Besmele Cemiyeti / Merasimi’ de denilirdi. Bu dönemde çocuklar genellikle dinen kutsal ve önemli kabul edilen kandil günlerinden birine denk getirilerek okula kayıt yaptırılırdı. Şayet mevsim itibariyle kandil günleri denk gelmiyorsa çocuk pazartesi veya perşembe günlerinden birinde okula başlatılırdı.

    Amin alayı için hazırlık

    Okula başlayacak çocuğun ailesi, bir-iki gün evvel mektebin hocasına haber gönderir, çocuğunu okula başlatmak istediğini bildirerek ‘hazırlıklı olmasını’ isterdi. Bunun üzerine hoca efendi, önceden kayıt yaptırmış ve öğrenime devam eden öğrencilerine; “Çocuklar, yarın amin alayı var, hazırlıklı gelin,” diyerek onları durumdan haberdar ederdi. Çocuklar da, -bunun ne demek olduğunu bildikleri için ertesi gün en güzel elbiselerini giyerek mektebe gelirlerdi.

    Öte yandan erkek olsun kız olsun okula başlayacak çocuğun ailesinde de özel hazırlıklar yapılırdı. Hazırlıklar, elbette ailenin sosyo-ekonomik durumuna göre olurdu. Eğer fakir, yoksul ve amin alayı düzenleme imkanı olmayan bir aile ise, bir elif-ba / elif cüzü temin edilir, çocuğun elinden tutularak okula götürülür, hocanın eli öptürülerek kendisine teslim edilirdi. Bu şekilde çocuk okula başlamış olurdu. Şayet aile az-çok varlıklı ise, ekonomik durumuna göre çarşı-pazar alış verişi yapılır, çocuk için yeni elbiseler diktirilir, ayakkabılar alınırdı. Çocuk kız ise saçlarına, erkek ise göğsüne elmaslar, incili nazarlıklar takarlar, ayrıca göğüslerine şallar, sırmalı, gümüş pullu cüz keseleri asarlardı.

    Ayrıca bir taraftan ev temizliği yapılırken diğer taraftan da misafirlere ikram edilmek üzere yemekler, tatlılar hazırlanırdı. Bazı ailelerce
    ise hamam sefası ve eğlence düzenlenirdi. İstanbul’da oturan aileler, amin alayından önce okula başlayacak çocuğu Eyüp Sultan’a, diğer bölgelerdeki aileler ise, yörede bulunan ve halkın itibar ettiği yerlere götürerek dua ederlerdi. Bu şekilde ön hazırlıklar tamamlanmış olurdu.

    Merasimin icrası

    Amin alayının icra edileceği gün mektebin hocası, en güzel elbiseleri ile gelmiş olan çocukları ikişerli olarak sıraya dizerdi. Okula önceden başlamış ve ilahiler öğrenmiş, sesleri güzel olan çocukları en öne alırdı. Onlar yüksek sesle ve koro halinde ilahiler okuyarak, arkadakiler de beyit aralarında yüksek sesle ‘amin!’ diye bağırarak neşe içinde yola koyulurlardı. Çocuğun ailesi tanınmış ise komşu okulların hocaları ile öğrencileri de törene davet edilirdi. Böylelikle daha kalabalık bir öğrenci grubu amin alayına katılmış olurdu. amin alayı eve doğru yaklaşırken, okula başlatılacak çocuk kapıya çıkarılır ve orada hazır bekletilirdi. Çocuğu gören ilahi ekibi başlardı ilahi okumaya. Mesela;

    Tövbe idelim zenbimize,
    Tövbe ilallah, ya Allah.
    Lütfunla bize merhamet eyle,
    Aman Allah, ya Allah.
    amin, amin!

    Alay evin önüne gelince durur, hoca dua eder, arkasından herkes ‘amin!’ derdi. Daha sonra çocuk, -tıpkı zamanımızda sünnet ettirilecek çocuklar için süslenen arabalar gibi- önceden süslenerek hazırlanmış at arabasına veya ‘midilli’ adı verilen kısa boylu ve sırtı geniş ata bindirilir okula doğru yola çıkılırdı. Kafilenin önündeki kişi, atlastan yastık üzerinde cüz kesesi ile ‘elifba’yı / elif cüzünü, arkasındakiler ise çocuğun mektepte oturacağı minderle, okurken üzerine cüzünü koyacağı rahleyi taşırdı. Onun arkasında çocuğun oturduğu araba veya midilli, sonra ikişerli sıra halinde mektebin çocukları ile hocası yürürlerdi. Çocuğun ailesi ile davetliler ve halk kafilenin arkasında giderlerdi. Bu esnada ilahiler okunmaya ve amin çekilmeye devam edilirdi. Mesela:

    Allah Allah uludur,
    Emrin tutan kuludur,
    Müminlerin yoludur,
    Amin, amin!
    Allah, Allah rahim Allah,
    Kerim Allah, diyelim hu,
    fiefik Allah, aman Allah,
    Yüce Allah, diyelim hu!..
    Amin, amin!

    Yahut:
    Şol cennetin ırmakları,
    Akar Allah deyu deyu,
    Çıkmış ‹slam bülbülleri,
    Öter Allah deyu deyu.
    Amin, amin!

    Şehrin sokaklarında bu şekilde bir müddet dolaştırılan çocuk mektebe getirilirdi. Mektepte herkes yerlerine oturduktan sonra hocanın yardımcısı konumundaki kalfanın yardımıyla minder, rahle ve cüzü hocanın önüne konulurdu. Çocuk hocasının karşısında mindere oturur ve ilk dersini alırdı. İlk derste hoca önce Eûzü-Besmele çeker, çocuğa da tekrar ettirirdi. Arkasından yüksek sesle söylediği; ‘Rabbim, kolaylaştır güçleştirme, Rabbim (işimi) hayırla tamamına erdir’ anlamındaki şu ifadeleri /duayı önce hoca söyler arkasından çocuk tekrar ederdi:

    - Rabbi yessir,
    - Rabbi yessir,
    - Vela tu’assir,
    - Vela tu’assir,
    - Rabbi temmim bi’l-hayr,
    - Rabbi temmim bi’l-hayr,
    - aferin!

    Sonra hoca rahlenin üzerinde açılmış olan elif cüzünün ilk sayfasındaki harşeri parmağıyla yahut özel olarak yapılmış hilalin ucuyla göstererek okur, çocuk da onu tekrar ederdi:

    - Elif, be, te, se...
    - Elif, be, te, se...

    Bazen de hoca sadece “elif” harfini okuyup, çocuğa da tekrar ettirdikten
    sonra;

    “- Aferin, bugünkü dersimiz bu kadar,” derdi.

    Bu şekilde ilk dersini almış olan çocuk hocasının ve davetlilerin ellerini öperdi. Talebelerden birisi ‘aşr-ı şerif’ okur ve hocanın yaptığı
    dua ile tören sona ermiş olurdu. Amin alayı, bazen sokaklarda bir müddet dolaştıktan sonra mektep yerine tekrar çocuğun evine gelir ve ilk ders orada verilirdi. Tören sonunda çocuğun ailesince hazırlanmış yemekler yenilirdi. Ayrıca, ailenin ekonomik durumuna uygun olarak hocaya, kalfaya, ilahi okuyan ve amin alayına katılan çocuklara hediyeler ve harçlıklar dağıtılırdı.

    Okula başlayan, eğer bir tarikat şeyhinin yahut tarikatın önde gelen ve tanınmış birinin çocuğu ise, o zaman amin alayına tarikatın sancağı ile dervişler de katılır, ilahiler arasında kudümler, halileler, mazharlar çalınır, zikirler çekilir ve tarikat ayini yapılırdı. amin alayı, son derecede renkli, zevkli ve heyecan dolu bir merasim olarak icra edilirdi. Bu merasimin arka planında asırların birikimiyle oluşmuş bir kültür, bir din ve dünya görüşü vardı. Yapılan tören, sıbyan mektebine başlama yaşına gelmiş çocukları okumaya heveslendirmesi bakımından son derecede önemli pedagojik ve psikolojik bir anlam ve değer taşımaktaydı. Çünkü mektep çağına gelmiş ve bu alayları seyreden çocuklar, okula başlayanlara hasret ve özlemle bakar, sıranın kendilerine de gelmesini canI gönülden arzu eder, heyecanla o günün gelmesini beklerlerdi. Öte yandan çocuğu okul çağına gelmiş aileler de bir an evvel benzer törenle yavrularının okula başlamasını arzu etmekten kendilerini alıkoyamazlardı.